FOLAT, FOLİK ASİT NEDİR?
İçindekiler
Folik asit gündeme folatın bulunmasıyla daha çok gelen bir bileşiktir. Esmond Snell dört ton ıspanaktan folat izole etmiştir. Snell folatı, folik asite benzer ve suda çözünen kimyasal yapıya ve aktiviteye sahip bileşikler olarak tanımlamıştır. Aynı zamanda B9 vitamini olarak da adlandırılmaktadır.
Folat ve folik asit zaman zaman karıştırılan iki benzer bileşiktir. Ayrıca folik asit laboratuvar ortamında sentezlenir.
Folik Asit Nelerde Bulunur?
Genellikle takviyelerde ve zenginleştirilmiş besinlerde bulunmaktadır (Nadiren de besinlerde bulunur.). Folik asit besinlerde doğal olarak bulunan folattan daha iyi emilmeye eğilimlidir. Bu vitamin aynı zamanda B9 vitamini olarak adlandırılmaktadır.
Vücudumuz pteridine halkaları sentezleyebilir fakat bu halkaları diğer bileşiklerle bağlayamaz. Bu yüzden diyet ile folat alımı gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Folik Asit Ne İşe Yarar?
Folat insan vücudundan birçok sürecin gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır.
- DNA onarımının ve replikasyonunun etkinliğini arttırır.
- RNA sentezine yardımcı olur.
- Amino asitlerin dönüşümlerini sağlar.
- İnsan vücudunu serbest radikallerden ve oksidasyondan korur.
Genel hatlarıyla folat (folik sit) görevi insanların sağlıklı olmasını sağlamaktır.
Folik Asit Eksikliği
Folat yetersizliği, yetersiz folat tüketimi, emilim bozuklukları (Çölyak hastalığı ve inflamatuar bağırsak hastalıkları dolayısıyla) ve/veya alkolizm yüzünden görülebilmektedir.
Folat eksikliği, nöral tüp defekti görülmesine (NTD), yavaşlamış büyüme hızına, megaloblastik anemiye, kilo kaybına, sindirim sorunlarına, lökopeniye (kanda lökosit sayısının azalmasına), trombositpeniye (kanda trombosit sayısının azalmasına), ağız ve dilde çatlak/yaralar oluşmasına, ishale, kanser türlerine, kardiyovasküler hastalıklara ve davranış değişikliklerine neden olabilmektedir.
Folat ve Kırmızı Kan Hücreleri
Kırmızı kan hücreleri kemik iliğinde üretilmektedir. Kırmızı kan hücrelerinin üretimi, hızlı bir hücre bölünmesi sürecini gerektirmektedir. Folat yetersizliğinde, hücre bölünmesi ve protein sentezi kısıtlanır. Bunun sonucunda büyük, anormal ve oluşumu tamamlanmamış, megoblast adı verilen hücreler oluşur (Bu durum megaloblastik anemi olarak adlandırılır.). Folat ve B12 birbirine bağımlı iki vitamin olduğundan, megoblastlar B12 eksikliğinde de görülebilmektedir. Yüksek dozlarda folik asit takviyesi, B12 eksikliğine bağlı görülen pernisiyöz anemiyi maskeleyebilmektedir.
Hamilelikte Folik Asit Kullanımı
1960’larda araştırmacılar, folat yetersizliğinin önlenebilir nöral tüp defektinin (NTD) ana sebebi olduğunu saptamışlardır.
Nöral Tüp Defekti Nedir?
Nöral Tüp, beyinin ve omuriliğin öncül yapısıdır. Hamilelik sırasında nöral tüpün kapanması konusunda bir problem yaşandığında nöral tüp defekti gelişmektedir. Nöral tüp defekti çocuk ölümlerinin ikinci büyük sebebidir. Normal şartlarda nöral tüp hamileliğin 28. gününde kapanmaktadır.
Hamilelik dönemi folat gereksinimini iki katına çıkarmaktadır. Hamilelikten önce ve hamilelik sırasında düşük folat alımı, prematüre doğumlara, düşük doğum ağırlığına ve nöral tüp defektine (NTD) neden olabilmektedir. Bu yüzden hamilelik öncesi folik asit kullanımı önemlidir.
Hamilelikten önce takviye ile nöral tüp defekti (NTD) riskini %70 oranında azaltmaktadır. Bazı ülkelerde besinlerin folik asit ile zenginleştirilmesi nöral tüp defektinin görülme sıklığını azaltmıştır (%19-49 oranında). Yine de bütün nöral tüp defekti vakaları folik asit takviyesi ile önlenememektedir. Ayrıca hamileliğin son dönemlerinde yüksek dozda folik asit takviyesi bebekte astımın görülmesiyle ilişkilendirilmiştir. Anne sütü folattan zengin bir besin olduğundan, emziren annelerin de folat ihtiyacı devam etmektedir. Anne sütüyle beslenen bebeklerin folat seviyeleri, mamayla beslenen bebeklere kıyasla daha iyi olmaya eğilimlidir.
Spina Bifida Nedir?
Spina Bifida en sık görülen Nöral Tüp Defekti (NTD) tipidir.
Folat ve Kardiyovasküler Hastalıklar
Kanda düşük seviyelerde folat bulunması, yüksek seviyelerde homosistein ile ilişkilendirilmektedir. Kanda yüksek seviyelerde homosistein bulunması ise kardiyovasküler hastalıklarla ilişkilendirilmektedir. Folik asit takviyesi her zaman vücudun homosistein seviyelerini düşüremeyebilir. Fakat yine de takviyenin kalp sağlığının korunmasına yardımcı olduğu saptanmıştır (Bu durumun folik asit takviyesinin oksidatif zararı önlemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.).
Kanda yüksek seviyelerde homosistein bulunması, nöral tüp defekti, ağızda çukur benzeri yaralar, konjenital kalp rahatsızlıkları, ateroskleroz, Down sendromu, Alzheimer hastalığı, depresyon, meme kanseri ve diyabet ile ilişkilendirilmektedir. Çünkü yüksek homosistein seviyeleri bazı bileşiklerin çalışma fonksiyonlarını bozabilmektedir. Bu bileşikler düzgün çalışamadığında, oksidatif stres seviyesi yükselir, inflamasyon artar ve damar fonksiyonları bozulur.
Folat ve Sağlıktaki Rolü
Vücut üzerinde görülen folik asit faydaları oldukça uzun bir listeye sahiptir.
Folat ve Depresyon
Vücutta yüksek seviyelerde homosistein bulunması depresyonla ilişkilendirilmektedir. Ayrıca folat yetersizliği bulunan bireylerde depresyon görülme oranı oldukça yüksektir.
Folat ve Kanser
Folat kanser önleyici bir özellik gösterebilir (Özellikle kolon kanserine karşı koruyucudur.). Ayrıca folat metillenme reaksiyonları için de gereklidir. DNA’nın metillenmesi kanserin önlenmesi için önemli olarak gözlemlenmektedir.
MTHFR (metilen-tetra-hidro-folat-redüktaz)
MTHFR homosistein metabolizması için gerekli olan bir enzimdir. Normal şartlarda MTHFR folat ve homosistein arasındaki dengenin kurulması için gereklidir.
Fakat bazı bireylerin farklı MTHFR aktivitesi görülmesine neden olabilecek bir genetik çeşitliliği vardır. Bu aktivite farklılığı sonucunda vücutta daha az folat ve daha fazla homosistein görülür. Bu gibi genetik yatkınlığı olan bireyler daha fazla folat tüketimi gerçekleştirmelidir.
Bu genetik yatkınlığa sahip anne adaylarında oldukça yüksek homosistein seviyeleri görülebilir. Bu durum doğacak çocuğun Down Sendromlu doğma riskini arttırmaktadır. Ancak takviyenin bu durumu düzeltip düzeltemeyeceği tam olarak netliğe kavuşmamıştır. Araştırmacılar besinleri folik asit ile zenginleştirmenin ABD’de Down Sendromu’nun görülmesi riskini azaltacağını düşünse de henüz böyle bir sonuç gözlemlenememiştir. Veriler bir kesinliğe ulaşamamış olsa da genetik çeşitliliğin bu konuda büyük söz sahibi olduğu düşünülmektedir.
Fakat uzmanlar, genetik olarak MTHFR eksikliğine sahip bireylerin (Popülasyonun %40’ı bu genleri taşımaktadır, %10’u semptomlarını göstermektedir.) yüksek dozlarda folik asit veya folinik asit (folik asidin farklı bir versiyonu) takviyesi almasını önermektedir.
Folik Asit Nelerde Var?
Bir birey yeterli ve dengeli besleniyorsa, yeterli miktarda folat alımı gerçekleştirdiği düşünülmektedir. Yine de folat dayanıksız bir vitamindir ve gıdaların işlenmesi sürecinde folat kaybı gerçekleşmektedir. Hayvansal kaynaklı besinlerdeki folat miktarı, hayvanın beslenme şekline, yaşadığı coğrafyaya ve mevsime bağlı olarak değişim göstermektedir. Bazı raporlar besinin çiftlikten sofralara geçişi sırasında içeriğindeki folat miktarının %30-90’ınının kaybedilebildiğini belirtmektedir. Folatın biyoyararlılık oranı %40-70 oranında değişim göstermektedir. B9 vitamini içeren besinler; baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, kuşkonmaz, sakatatlar, brokoli, brüksel lahanası, yer fıstığı, domates, muz, papaya ve narenciye grubuna dahil olan meyveler olarak sıralanmaktadır.
İnsan vücudunda kolonda bulunan bakteriler de folat üretebilir ve bu üretilen folatlar kolon duvarından emilebilir.
Besinlerin Zenginleştirilmesi
ABD’de besinlerin B9 ile zenginleştirilmesi uygulaması, her 100 gram besinin içinde 140 mikrogram B9 vitamini bulunacak şekildedir.
Sentetik olarak üretilen folik asidin ve doğal olarak var olan folatın emilimlerinin karşılaştırılması için Dietary Folate Equivalent (DFE) isimli bir terim geliştirilmiştir.
1 DFE = 1 mcg besinlerden gelen folat = 0.6 mcg takviye ve zenginleştirilmiş besinlerden gelen folik asit.
Modern gıda işleme teknikleri dolayısıyla ihtiyaç duyulan folat miktarını yalnızca besinlerden almak günden güne zorlaşmaktadır.
Birçok yetişkin günlük 400 mcg DFE (veya 240 mcg folik asit) tüketmeyi hedeflemelidir. Yeterince folat tükettiğinizden emin olmak için USDA besin öğeleri veri tabanından günlük tüketiminizi incelemeniz mümkündür.
Aşağıda belirtilen popülasyonların besinlerden gelen miktarı arttırmak adına tüketimlerini de arttırmaları gerekmektedir.
- Emilim bozukluğuna neden olan bir hastalığı olan her birey (İnflamatuar bağırsak hastalıkları, Çölyak vb.).
- MTHFR geni açısından farklı çeşitliliğe sahip olan bireyler.
- Hamile kalma ihtimali veya planı olan kadınlar (Günde en az 600 mcg folik asit takviyesi).
- Emziren kadınlar (Günde 600 mcg).
- Kan homosistein seviyeleri yüksek olan bireyler homosisteini kontrol altında tutmak için günde en az 400 mcg folik asit alımı gerçekleştirmelidir. Aynı zamanda B12 vitamini ve B6 vitamini alımına da dikkat edilmesi gerekmektedir.
Eğer zenginleştirilmiş ürünlerden yüksek miktarda tüketilmiyorsa, zehirlenme riski düşüktür. Günde 1000 mcg’ın üstünde takviye alınmadığından (veya zenginleştirilmiş besinlerden bu miktarın üzerinde alınmadığından) emin olunmalıdır.
Piyasadaki Folik Asit Takviyeleri
Folik asit fiyatı değişkenlik gösteren farklı markalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Fakat en çok tercih edilen takviye Folbiol olarak bilinmektedir. Folik asit kapı grubunda değerlendirilen farklı folik asit ilaçları da bulunmaktadır.
Folik Asit Takviyesiyle İlgili En Sık Sorulan Sorular
Folik asit kilo aldırır mı sorusu birçok hamileliğe hazırlanan kadının aklındaki sorudur. Bu vitaminin takviyesinin kilo aldırdığına dair bilimsel bir dayanak bulunmamaktadır. Bir diğer soru ise şudur; folik asit hamile kalmayı kolaylaştırır mı? Bu takviye herhangi bir eksikliğin bulunması ihtimaline karşı hamilelik öncesinde başlanması önerilmektedir. Üreme sistemini destekleyici etkileri olduğundan bu vitaminin takviyesinin hamile kalmayı kolaylaştırabileceği düşünülmektedir.
Fikirlerinizi merak ediyoruz...