Potasyum hem hücresel hem de elektriksel fonksiyonlar için oldukça önemli olan bir mineraldir. Elektrolit olarak değerlendirilen kan minerallerinden biridir. Elektrolit; az miktarda elektrik yüklü olan minerallere verilen isimdir. Vücutta bu mineralden yaklaşık olarak 120 gram  bulunur ve bunun %98’i kandadır.

POTASYUM NEDİR?

Araştırmalar yüksek sodyum içeriği olan bir beslenme programına eşlik eden düşük kan K seviyelerinin kan basıncını yükseltmeye eğilimli olduğunu söylemektedir.

Böbrek; insan vücudunda potasyumun regülasyonunu sağlayan organdır. Adrenal bir hormon olan aldesteron potasyumun böbreklerden elimine edilmesine yardımcı olur. Alkol, kahve (ve diğer kafeinli içecekler), şeker ve diüretik amaçla kullanılan ilaçlar vücudun seviyelerini düşürmektedir. Bu mineral aynı zamanda kusma ve ishalle de kaybedilmektedir.

Potasyum Nelerde Var?

Birçok besinde, takviyelerin içinde ve ilaçlarda özellikle diklofenak potasyum formatında bulunur.

Potasyum Hangi Besinlerde Bulunur?

Potasyum içeren besinler listesi oldukça uzundur. Sebze ve meyveler genellikle yüksek miktarlarda K varken, düşük miktarda sodyum içerirler. Bu yüzden hipertansiyonun önlenmesinde anlamlı etkileri bulunmaktadır. Konservelenmiş besinlerde potasyumun büyük bir kısmı kaybedilir. Donmuş meyve ve sebzelerde kayıp daha azdır.

Yüksek ordanda potasyum içeren besinler;

  • Ispanak
  • Marul
  • Brokoli
  • Bezelye
  • Domates
  • Patates

Potasyumdan zengin besinler olarak sıralanabilecek ve meyve grubuna dahil olanlar ise;

  • Turunçgiller
  • Muz
  • Elma
  • Avokado
  • Kuru üzüm
  • Kayısı

Tam tahıllı besinler ve yağlı tohumlar da potasyumdan zengindir. Somon, sardalya gibi balıklar da içeriği yüksek olan besinlerdir. Kafein ve sigara kullanımı emilimi azaltır. Alkolik, ilaç bağımlısı veya çok kısıtlayıcı diyetler uygulayan bireyler eksiklik riski taşımaktadır.

Görevleri Nelerdir?

  1. Bu mineral insan vücudu için çok önemlidir. Periyodik cetvelde potasyum simgesi “K”dır. Sodyum ile birlikte çalışarak, kanda ve dokulardaki su, asit-baz dengesini korur. Potasyum elementi hücre içine sodyumdan daha kolay girer.
  2. Sinir hücrelerinde, Na-K geçişi sinirsel iletimlerin gelişmesini sağlar. Potasyum hücreleri terk ettiğinde, hücre zarının potansiyel yükünü değiştirir ve iletimin gerçekleşmesini sağlar. Bu iki mineral arasındaki bu ilişki “sodyum potasyum pompası” olarak adlandırılır ve kalp kası başta olmak üzere kasların kasılmasını sağlar.
  3. Bu pompanın başka bir görevi de hücrenin şişmesini önlemesidir. Sodyum dışarı atılmazsa, hücrenin içine gereğinden fazla su girebilir ve patlamasına neden olacak kadar şişebilir.
  4. Bu mineral, hücresel biyokimyasal aktiviteler için de oldukça önemlidir, hücrelerde amino asitlerden protein üretimini sağlamaktadır. Aynı zamanda karbonhidrat metabolizmasında da görev alır. Gelecekte kullanılacak enerji kaynağı olabilmesi için glikozun, karaciğerde depolanmak üzere glikojene dönüşmesinde rol alır.
  5. Sodyum vücut tarafından korunsada, potasyumun korunması için çok etkili bir mekanizma bulunmamaktadır. Vücutta eksikliği bulunduğunda bile böbreklerden atımı gerçekleşmektedir. İnsan vücudu kalbin düzenli olarak atması ve sağlıklı bir sinir sistemi için potasyuma ihtiyaç duyar, bu yüzden alımı oldukça önemlidir.

Potasyum Eksikliği ve Potasyum Yüksekliği

Potasyum eksikliğinde görülen hastalıklar ölüme kadar gidebilir. Çok yüksek miktarlarda alımı gerçekleşse bile böbrekler bu seviyeleri düşürmek için atım gerçekleştirecektir ve kan seviyeleri yükselmeyecektir. Hiperkalemi (hiperpotasemi) olarak adlandırılan, seviyelerin oldukça yüksek olması durumunda, genellikle böbrek fonksiyonlarında bir bozukluk olduğu düşünülmektedir. Büyük enfeksiyonlar, gastrointestinal kanamalar ve hızlı protein yıkımı da kanda yüksek seviyelerde görülmesine neden olabilir. Hiperkalemi (potasyum fazlalığı) geliştiğinde, kalp kasılmasıyla ilgili sorunlar ortaya çıkabilir.

Potasyum düşüklüğü daha sık görülen bir durumdur. Özellikle yaşlanmaya ve kronik hastalıkların görülmesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Düşük seviyelere bağlı olarak; hipertansiyon, kalp hastalıkları, aritmi, yorgunluk ve depresyon görülebilir. Birçok sebep vücut seviyelerinin düşmesine neden olabilir. İshal, kusma ve diğer gastrointestinal sorunlar eksikliğe neden olabilir. Özellikle bebeklerde şiddetli ishale bağlı olarak, hipokalemi (hipopotasemi) olarak adlandırılan düşük potasyum seviyeleri konusunda dikkatli olunmalıdır. Diyabet ve böbrek hastalıkları hem düşük hem de yüksek seviyelerin görülmesine neden olabilir.

Uzun süreli laksatif etkili ilaçların, aspirin ve kortizon kullanımı bu vitaminin yetersizliğine neden olabilir. Hava değişimleri ve ekstra terlemeler sıvı kaybına buna bağlı olarak da hem kayıpların görülmesine neden olabilir. Bu gibi durumlarda birçok birey potasyumdan zengin besinlerle ve takviyelerle durumu düzeltebilmektedir. Yüksek miktarda sodyum alımı gerçekleştiren insanlarda idrarla fazladan potasyum atımı görülebilir. Ayrıca yüksek miktarda şeker tüketen bireylerde de düşük seviyelere rastlanılabilir.

Kronik eksikliğinin en çok görülen belirtisi yorgunluktur. Eksikliğin erken belirtileri; kaslarda zayıflık hissi, yavaşlayan refleksler, kuru veya akneli bir cilt olarak sıralanabilir. Bu belirtiler zaman geçtikçe, uykusuzluğa, düzensiz kalp atımına, gastrointestinal tonusun kaybına neden olabilir. Ani kayıplar kardiyak aritmiye neden olabilir. Bu mineralin yetersizliği glikoz metabolizmasını bozabilir ve kan şekerinin yükselmesine neden olabilir. Şiddetli eksikliği ölüme kadar gidebilecek ciddi komplikasyonların görülmesine neden olabilir.

Bu mineral, seviyeleri en çok incelenen kan mineralidir. Eksikliğinin görülmesi durumunda çok geç olmadan tedavinin gerçekleşmesi gerekmektedir.

Günlük Gereken Alım Miktarı

Potasyum için belirlenen bir tüketim aralığı bulunmamaktadır. Günde en az 2-2.5 gram veya tüketilen her 1000 kcal için 0.8-1.5 gram alınması önerilmektedir. Potasyumdan zengin besinlerin pişirilmesi veya konservelenmesi mineral içeriğini düşürmektedir. Buna karşılık sodyum seviyeleri neredeyse tamamen stabil kalmaktadır veya dışarıdan eklenerek artmaktadır. Sodyum ile arasındaki oranın 2:1 (2: K, 1: Na) olması ideal olarak kabul edilmektedir.

 

CategoryBlog
Fikirlerinizi merak ediyoruz...

*

E-posta adresiniz yayımlanmayacak

Copyright © 2015 - 2020 - Ataşehir Diyetisyen Coşku Mutlu

Sitemap